Korkuyorum Allah’ım…

Yağmuru çok sevmeme rağmen gökyüzünden korkuyorum. Mutlu olduğum zamanlar gözlerimdeki karanlık boşluktan korkuyorum.  Acziyetim derin bir hastalık ruhumda. Artık her yeni gün çöküşümmüş gibi başlıyorum. Ayaklarım tökezliyor sürekli, az daha düşecekmiş gibi oluyorum yine. Tekrardan yenilmenin çaresizliğini yaşıyorum.  Bütün simaların yabancı olmasına dayanamıyorum. Sesim sanki sessiz bir fısıltı gibi sevdiklerime. Bir duvar örüyorlar kalbime ve yenilgime.

Bu hastalıktan nasıl kurtulurum bilmiyorum. Çünkü hala yüzüme kapatılmış olan kapıların hüznünü yaşıyorum.  Acizliğim yüzüme vuruldukça tekrardan güçlüymüş gibi davranmanın gereksizliğine sığınıyorum. Ben düştüğümde neye tutunduğumu bile hatırlamıyorum artık. Ne ferahlatmıştı içimi bilmiyorum.

Sadece uzaklaşmak, gitmek istiyorum. Başka memleketin güneşi aydınlatsın istiyorum artık yüreğimi.  Başka yağmurlar ıslatsın artık tenimi.  Çok şey isteyemiyorum.  Sadece İlacım burada değil biliyorum.  Ben de ruhumun ayak basmadığı yerlerde şifa arıyorum. Sen de biliyorsun öyle değil mi?

Buradaki umutlar saramıyor kırgınlıklarımı ve ağıtlar artık dindirmiyor acılarımı.

Söylenmemiş her sözün ağırlığını yüklenerek gidiyorum. Bir vedayı çok görenlere ömür vererek ..Her şeyi yapmış olmanın ferahlığı, hiç kimseye yaranamamanın acısıyla gidiyorum . Yol beni nereye çıkarır bilmesem de yolu var edenin kudretine sığınıyorum.

Yazan, Sümeyye Ercan  (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi)