Taş mısın?
Yıllarca yerinden kımıldamadan öylece durup belki suyun dalgasıyla biraz aşındırarak gövdeni aynı yerinde sayıp durdun mu?Belki rengin çok güzel, belki heybetin çok ama ne fark eder hep aynı yerindesin. Ne yılların, ne ayların, ne mevsimlerin oldu mu sana katkısı, aldın mı kıştan bir kar tanesi, yağmurdan bir damla su, ilkbaharda açtı mı koca heybende bir çiçek?
Çiçek açmasa yağmur yağmasa ya da bembeyaz kar kaç yıl yaşadığının ne önemi var?
Yoksa dalga mısın?
Gidip geldin belki bir yerlere ama vurduğun kıyı hep aynı mı?
Ufak değişiklikler yaptın belki hayatta ya da yapmaya çalıştınfakat kime diye baktığında yıllarca yerinde sayan taş parçalarının sivri uçlarını aşındırdığını mı gördün?
Belki bunu yaparken de çok yıprandın, suyun daha da dalgalandı ama taş yine aynı kaldı,bakma sen sana şeklini değiştirdiğin taş yine aynı taş.Taşın kendine faydası yok ki sana olsun.
Kuş musun?
Hayır hayır bence kuş olmalıyız. Sıra sıra, sürü halinde diyar diyar uçan.
Evet, belki çok yorucu, yıpratıcı kanat çırpmak seni alaşağı eden havayı kanat vurarak göğe yükselmek ama işin sonunda sonsuz göğe ulaşmak varsa, Rahmanın razı olması varsa, her kanata bir kanat daha vurulmaz mı?
Yolda yara alacaksın belki, taş atacaklar bazen öldürmek ister gibi, bazen sadece yara açmak bazen de şuursuzca yara bile açtığını bilmeden.
Ama sen hiç gördün mü yara aldığı için uçmaktan, göğe yükselmekten vazgeçen kuş…
Vazgeçme göğünden, bırak yıllarca yaşayıp bir çiçek bile açamayan taş olmayı, aynı yere gidip de gelme, uç diyar diyar, yolcu ol, yolda ol, ol…
Yazan, Zeliha Günültaş