Kökü Arapça olan bu kelimeyi bilmeyenimiz yoktur. Sözlüklerdeki manaları arasında; “Çıkış yeri, Temel, Nesil, Kaynak, Asıl” gibi anlamları vardır. Fakat bu kelimenin bizim hafızalarımızdaki en bilinen manası “Ana, Anne”dir.

Peki bu kelimeden türemiş neler var, birde onlara göz atalım.

Ümmü’l Kura                     : Mekke-i Mükerreme

Ümmü’l Kitap                     : Kitapların Anası, Fatiha Suresi

Ümmü’l Mü’minin              : Müminlerin Anneleri ( Efendimizin Eşleri )

ÜMMET                             : Topluluk, Millet, Kavim, Taife…

Görüldüğü üzre bir kelimeden, eklemeler yapılarak birçok mana çıkarılabiliyor. Bu ve bir o kadar mana bir tarafa, benim asıl üzerinde durmak istediğim kelime ve kavram ise “ÜMMET”. Sözlüklerimizdeki (yetmez ama) manalarını yukarıda belirtmeye çalıştık. Fakat bu kelimeye, en güzeller listesinde ilk 3’e alabileceğim manayı ise değerli bir üstad veriyor ; “ Ümmet : ANA Yürekli Toplum”.

Peki, neden ümmet dediğimiz kavramın kökü, Varlıkların en değerlisi “ÜM : ANNE” kökünden geliyor? Burada anlatılmak istenen nedir? Görünen o ki mana derin.

O zaman kendimizce biraz teoriler üretelim. Acaba bize; anne gibi olun, güçlü olun, dirayetli olun, şefkatli olun, merhametli olun, doğurun, iyiyi, güzeli hayr’ı doğurun, yetiştirin, dinine, diyanetine, vatanına, milletine hayırlı insanlar yetiştirin. Daha da geliştirelim, “Anne” dediğimiz kavram bu kadar olamaz, bu kavramın yaşayan, hayat bulmuş Örnekleri olmalı.

Bakalım…

Kendisinin olmayan bir çocuğa annelik yaptı, o dönemdeki azgın ve zalim zihniyetlere rağmen. O’nu yetiştirdi, büyüttü, hazırladı. O çocuk bir gün çok önemli bir dava’nın, önemli temsilcilerinden biri olacaktı. Öyle bir anne’ydi ki o, yapılan zulümlere karşı sadece rabbisine sığınıyor ve ona haykırıyordu ; “Ey Rabbim, Bana katında, cennetin içinde bir ev yap ve beni firavun’dan ve onun kötü işinden kurtar. Hem de beni o zalimler topluluğundan selamete çıkar”( Tahrim / 11 ). İşte bu haykırışla sesleniyordu Mevlasına, kederli kadın, koca yürekli Anne, Hz. Asiye.

Ne güzel de kutlu bir aileye sahipti. Annesi bir yiğit, babası bir başka yiğitti. Daha doğmadan vefat eden babası ile imtihanı başlamıştı, büyük ve mücize bir görev için. Ya annesi, imanını anlatmaya kelimeler yetmez bir anne. Evladını adamaya yemin etmişti. “ Rabbim, karnımdakini, hür bir kul olarak sana adadım, benden kabul buyur”(  Al-i İmran / 35 ). Kendisi, adı gibiydi adanmış evladın, betül’dü (iffetli), hâdim’di( hizmet eden). Kadınlarımız arasında en şerefliler listesinin en üstünde yerini almaya hazırlanan bu adanmış yürek, bir mücizenin de bedeni, taşıyıcısı olmakla şerefleniyordu. Hz.İsa ( as )’ın şerefli Annesi, Hz. Meryem.

Yaşadığı toplumda, toplulukta, ticaret sahasında sevilen ve sayılan, asaletli duruşa sahip bir anne’den bahsedelim birazda. Maddi durumu gayet yerinde olan bu anne, zamanın ve hakikatin tecellisi gereği çeşitli imtihanlarla hayatını idame ettiriyordu. İleride “Eşsiz bir Eş” olmakla şerefleneceği İffet Abidesi ile yolları bir ticaret esnasında kesişiyordu. Lafzı uzatmaya gerek yok, onu inceledi, araştırdı, ama en önemlisi ona güvendi, onu SEVdi. Günümüz kadınlarının yapamayacağı bir şey olan “Evlilik Teklifini” bu iffet abidesi şahsa iletti. Evlilik gerçekleşti ve biraz önce bahsettiğimiz “Ümmü’l Mü’minun : Müminlerin Anneleri” sıfatını da almış oldu böylelikle. Ama bu sıfatı alırken göstermiş olduğu duruşu, sabrı, güveni anlatmaya( emin olun, ne bu fakîrin kelimeleri yeter, ne sayfalar) kelimeler yetmez. İffetli, temiz, güzel ahlaklı annemiz, Hz. Muhammet (sav)’in hanımı, Hz.Hâdice.

“Bir evlad babasına ancak bu kadar benzer” diyebilinecek kadar, babasını andıran, onun gibi konuşan, onun gibi yürüyen, onun gibi kalkan, onun gibi oturan. Bir kız evlad babasına nasıl bu kadar benzeyebilir ki? Benziyor işte. Kişi sevdiğinin hâl’i üzre olmuyor mu çoğu zaman. Sevdiğinin muhabbeti sende tecelli etmiyor mu ? Sen o , o sen olmuyor musun ? Öyle bir olur ki, anlamaya, anlam yetmez. Babasına her haliyle benzeyen bu kız, tıpkı annesi gibi bir yiğit. Babasının en büyük destekçilerinden, yol arkadaşlarından, kardeşlerinden biri ile evlendirilir ve bu evlilikten “Cennet Gençlerinin Efendileri” doğar. İşte böyle yetişmiştir bu evlad ve böyle de yetiştirmiştir. Efendimiz (sav)’in güzide kızı, Hz.Fatıma.

Peki bu hanımlar neden değerli? Onları farklı kılan ne?

El-Cevap : Efendimiz (sav) bu annelerimizi “Kadınların en üstünü” sıfatıyla anlatıyor.

Değerli dostlar, görüldüğü üzre Mevla’mız, Annelerimiz diliyle bizlere bir şeyler anlatmak istiyor. Evleri yapan, mahalleleri yapan, ülkeleri, toplumları yapan annelerimiz, hanımlarımızdır. Bizlerinde bu yüreklere sahip olmamız gerekmektedir.

Birlik olabilmek için, Ümmet Olmamız gerek,

Dirlik olabilmesi için, Ümmet Olmamız gerek,

Kardeş olabilmemiz için, Ümmet Olmamız gerek,

İnsanlıkta eş olabilmemiz için, Ümmet Olmamız gerek,

Zalimlerin zulümlerini bertaraf edebilmemiz için, Ümmet Olmamız gerek,

Ümmet üzerinde, İnsanlık üzerinde oynanan oyunları bozmamız için, Ümmet Olmamız gerek,

Ana yürekli olmak için, Ümmet Olmamız gerek.

Önemli Rica   : Paylaşımımızı okuyan dostlar, mümkinse; yakında ise hemen, uzakta ise ilk kavuşma ânında, Hak ile buluşmuşsa kabri başında, ANNELERİMİZİN AYAĞININ ALTINI ÖPELİM

Yazan, Ahmet Gazi Ayhan Aydın