İnsan hayatının vazgeçilmez besini şeker. Öyle ki doğum gününde pastalarda, misafirlikte tatlılarda, düğünlerde, konuda komşuda her yerde olmazsa olmaz olarak görülen şeker; gerçekten de insan hayatını tatlandırıyor mu yoksa tatlı olan; hayatımızı karartıyor mu acaba?
Şeker karbonhidratların bir alt ögesidir. Beyin, sinir sistemi, çoğu hücre enerji ihtiyacını karbonhidratlardan karşıladığından Dünya Sağlık Örgütü(WHO) vücuda alınan günlük enerjinin %55 60’ının karbonhidratlardan alınması gerektiğini söylüyor. Günümüzde vücuda alınan karbonhidratın büyük bir miktarı şekerden alındığını ve bu şeker oranının gittikçe arttığı tespit edildi. Oysa şeker 200-300 yıllık kısa bir geçmişe sahipken nasıl oldu da hayatımızın vazgeçilmezlerinden oldu. Bu “şekerden önce insanlarda bu ihtiyaç nasıl karşılanıyordu” sorusunu akla getirmiyor değil.
Cevabı Tabii ki de Doğa. Kâinatı eşsiz mükemmellik ve düzende yaratan Allahu Teala bizler için birbirinden güzel eşsiz nimetler sunmuş. Hepsi farklı renk, farklı koku, farklı lezzetli tatlarda. Her birinde farklı vitaminler ve mineraller var. Bunları yediğimizde Allahu Teala hem şeker ihtiyacımızı karşılıyor hem de vücudumuza lif, vitamin, mineral gibi birçok fayda sunuyor. Sübhanallah! Biz aciz insanlar ise doğaya meydan okuyup daha iyi şeyler yapmaya çalışıyoruz. Örneğin bir elmadan lif, vitamin, mineral çeşitli besin ögesi alıp doyabilirken insanlığın icadı olan katı meyve sıkacağı bir bardak elma suyu için 4-5 elmayı sıkarak en değerli posasını, değerlerini kaybettirip bize yoğun bir şeker sunarak sağlıklı diye yutturuyor. Bu yüzden bilinçlenip yediğimiz içtiğimiz her şeye dikkat etmeli ve içinde ne olduğunu mutlaka bilmeliyiz.
Çocukluğumuzdan beri şekerli besinler tükettiğimizden beynimiz artık onu ihtiyaç gibi görüyor. Tatlıyı görünce beynimiz uyarılır ve ödül mekanizması çalışır. Beyinde dopamin salgısı artar ve endorfin salgılanır ve bunu yerken harika hissederiz ama bu uzun sürmez. Çok kısa sürede yükselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızla düşmeye başlar ve kendimizi yorgun bitkin bir şekilde hissederiz ve tatlı isteğimiz tekrardan artar ve bu hep tekrarlanır sonucunda insülin direnci oluşmasına sebep olur. Tip 2 diyabet, Kalp-damar hastalıkları, kanser, sindirim sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıklarında görülme sıklığında da artışlar görülür.
Bu yüzden insanların bir an önce bilinçlenmesi şekeri bırakması gerekir. Şeker bırakıldığında alkol ve sigara gibi ilk günler baş ağrısı gerginlik çok fazla tatlı isteği oluşur. Bu bağımlılığın belirtilerindendir. Sonucunda ise ciltte, organlarda, hayatı yaşama kalitemizde çok büyük olumlu etkileri görülür.
Çocuklarımıza da bu konuda iyi yetiştirirsek en azından bizim neslimizin yaptığı hatalardan kaçınabilirler. Kendimiz de bu konuda bilinçlenmek istiyorsak THAT SUGAR filmini izleyebilirsiniz. İzlerken hem gülüp eğlendiren hem de düşündüren çok güzel bir film. Bir adamın şekerle olan ilginç serüvenini animasyonlarla renklendirerek bizi bilinçlendirme çalışıyor. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Bir diğer önerim ise omega-3 insülin direncini kırıldığından Omega 3’ten zengin avokado, brokoli, balık gibi besinler tüketilebilir.
Yemeklerde baharat olarak zencefil zerdeçal ve tarçın kullanılabilir.
Lif oranı yüksek besinler de kan şekerini düzenler hele proteinle birleştirirseniz uzun süre tok kalırsanız. Keten tohumu, fındık, fıstık, kabuklu yemişler, meyve ve sebzeler bu konuda tüketilebilecek önemli besinlerdendir.
Toplumun şekeri en çok kullanıldığı yerlerden olan çayın yanında ise şekerin yerine hurma çok iyi bir alternatiftir. Hem lif oranı yüksek hem de içindeki doğal şeker sizin şeker ihtiyacınızı karşılar. Çayı şekersiz içmenizde size yardımcı olur.
YOKSA SİZ HALA ŞEKER Mİ TÜKETİYORSUNUZ?
Yazan, İclal Sena Biçer ( Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi )