İşimiz, gücümüz, derdimiz, konumuz, SİNEMA…

Öyleyse ortaya şöyle bir fikir atalım: Sinema Topluluktur

Nasıl bir topluluk? Sorusu hiç zaman kaybetmeden aklımıza yerleşiyor.

Sevdiğimiz, sevmediğimiz, bildiğimiz, bilmediğimiz, onayladığımız, onaylamadığımız, inandığımız veya inanmadığımız birçok konuyu içinde barındıran bir topluluktur Sinema.

Konu sinema, fakat “Topluluk” kavramı da bizi ilgilendirmektedir. Bazı güçlerin kendi sinema topluluklarını kurması, bizi izleyici yapmaktan başka bir yere götürmüyor. O halde kendi sinemamızı yapmadan, duyarlı ve bilinçli bir topluluk oluşturamayacağımızın farkındayızdır diye umuyorum.

Sinema bir topluluksa, toplulukların bir düşüncesi olmalı. Peki, bizim düşüncemiz nedir, ne olmalıdır?

Bunu da kendi hayat tecrübelerimizin idaresine bırakıyoruz. Örneğin; benim için sinema, doğru yönlendirmeler sonucunda kullanıldığında hayatı, hayatları, değiştirebilecek en önemli unsurdur. İnsanlar sinemanın zaman geçirme engeline takılmadan ilerleyebilmeli. Aksi takdirde izleyici olarak kalmak, kaçınılmaz bir gerçek olacaktır.

Yaşadığımız bu asır içerisinde, devam ede gelen öyle çalışmalar yapılıyor ki, bizim bîtaraf değil, kalitemiz ve zevkimiz eksenince, taraf olmamız gereklidir. Böylelikle arz / talep doğrultusunda yapılan çalışmalar kültür, örf, adet ve ananemize de hitap etmek durumunda olsunlar. Şimdilik görünen o ki, sadece izleyici kaldığımız için, yapılan çalışmalar hiçte umduğumuz gibi değiller…

Evet, sinema bir topluluk, fakat biz bu toplulukta yer almadıkça, topluluktan bahsetmemiz imkansız gözükecek. O halde herkes kendi sinemasını kurmaya uğraşmalı veya kendinden olduğunu düşündüğü sinemayı desteklemeli ki “Topluluk” dediğimiz kavram içinde, söz sahibi olsun.

Yazan, Suat Tor