Neydi bu imtihanımız neydi dilimize dolanan bu “ahir zaman, ahir zaman, ahir zaman…”
Sahi neydi istediğimiz ve neye ulaşmaya çalışıyoruz…
Canımızı dişimize takıp aldığımız dünya malı bir zelzele çıksa, canımızı alacak o ömrümüzü verdiğimiz mal yığını. Bir ol deme, bir sur üflemesi ile moloz yığınına dönüşecek. Uğruna dünyaları verdiklerimiz.
Peki öyleyse hala insanın kendine ettiği zulüm niye? Yoksa söyledikleri gibi bir uykuda mıyız? Hem de akıl, göz, kalp kapalı çok derin bir uykuda…
Neydi bu çözemediğimiz denklem “iki ile iki dört etmiyor mu?” Mümin olmak şerefiyle, yüreğimiz cennete gitme arzusu ile dolu olmalı iken, ısrarla iki ev artı iki ev mantığı ile dünyaya dalmış gidiyoruz.
Mal biriktirmek yerine, kardeş, dost, yoldaş biriktirmiyoruz. Tabi dünyalaştıkça onları biriktirsek de zamanla araya fitne giriyor. (Bu bile büyük bir sancı artık) Aramıyor sormuyoruz birbirimize olanla da. Oysa ki hiç mi yoktu hatırımız. Vah bize, yazık bize.
Mesela; bir telefon bozulsa kaç kere tamire götürüyoruz değil mi hemen vazgeçmiyoruz. Ekranı kırılsa sesi çıkıyor diyip avunuyoruz, yenisi alınması gerek denildiğinde “ama ben buna alışkınım” diyoruz, fakat dost/yoldaş sesinin eksikliğini aramıyor, farkına varamıyoruz.
Ne oldu bana/bize, artık ne var kalbimizin merkezinde, dünya ve malı mı? Telefon mu? Ev mi? Araba mı? Ve daha bir sürü sayılabilir yok olacak dünyalık mı?
Ne oldu bize, gönüllerimize…
Yoksa gönüller de mi uykuda…
Ne çok tüketir olduk her şeyi, baksanıza gönüllerimizi bile tüketmişiz…
Var mıydı gönlün bir sınırı, kaç tane kapısı vardı bilinir miydi.
Yoktu tabi yoksa Rasullallah(s.a.v) nasıl sığdırdı koca ümmeti gönlüne.
Vefatı esnasında dahi mübarek ağzında bir kelime “ümmeti ümmeti…”
Ey dost;
Bu ahir zaman ne de zormuş…
Gönülsüz yaşam ne de zormuş…
Şifa ver Ya Rab gönüllerimize, tez zamanda şifa ver.
Bizi yeniden birini sevme gücünü ver.
Kalbimizden söküp al mal mülk hırsını, kardeşimi koyayım oraya.
Ama günlük olmasın, giremesin fitne aramıza, bileyim hatırını kıymetini.
Bilinsin kıymet, hatır.
Şafi Ya Rab
Ya Rab
Rab
Yazan, Zeliha Günültaş