Ömrümüzden bir sene daha geçti ve Ramazanımıza kavuştuk, hamd olsun. Söze Allah’ımızın kelamı ile başlayalım:
Bismillahirrahmanirrahim (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. “Bakara suresi 185.ayet”
Rabbimiz bizlere bu ay, diğer aylardan farklı diyor sanki. Fark ne peki?
Çokça duyduğumuz “nerde o eski Ramazanlar”ın cevabı değil tabi ki fark. Eski ramazanların hasretinden öte bizler şimdimize, kendi yaşadığımız ramazanımıza bakalım. Benim şimdiki Ramazanım, geçen seneki Ramazanımdan nasıl daha dikkatli, daha huşu içinde, takva hali ile nasıl geçer, nasıl Allah rızasına erişebilirim, ona bakalım.
Takva nedir?
Takva, kendini korumaktır, gençleri ihtiyarlatan o günden korunmak…
Ramazan denince akla ilk gelen şey oruç, iftar…
Peki ya Kur’an-ı Kerim nerede? Üçüncü sırada mı? Yeri arka sıralar mı olmalı, olmalıydı, nasıl oldu?
Bu bereketli, rahmet ve mağfiret dolu, ezeli düşman şeytanın hapsolduğu ayda indirilmiş Kur’an-ı Kerim ile ilişkimiz ilk sırada olmalı. Onu anlamaya başlamak yada daha iyi tanımak için zorlanmayacağımız sakin ve salim akıl dolu bir ay.
O halde ramazanımız da Kur’an okumayı bir alışkanlık haline getirelim inşallah; hedeflerimiz olsun, yüksek hedefler, mesela bu ay 3 veya 4 sure ezberleyelim, meal, tefsir okuyalım, dinleyelim mutlaka. Bu ay eksiklerimizi bulalım. Namaz kılma, Kur’an okuma, meal / tefsir okuma, dinleme, ezber yapma alışkanlığı kazanalım ve sonraki aylarda da devam edelim bu eylemlerimize.
Ümmetimin en şereflileri Kur’an’ ı taşıyanlardır diyor hadiste. Ezberimize taşımak yetmez, hayatımıza taşıyacağız inşallah. Bunu bir öncelik bir hedef olarak yazalım. Değil mi ki Rabbimiz var kalbimizde…
Bir düşünün ışık sizin peşinizden koşup sizi aydınlatmaz, siz ışığı bulup yakarsanız aydınlanabilirsiniz ancak. Bizde artık aydınlığa çıkalım, kalbimizdeki kara lekelerden arınıp Rabbimize yaklaşalım, ona Kur’an‘la yaklaşacağız, okudukça, anladıkça “olmak isteğimiz ben” ve “Rabbimizin olması istediği beni” bulabiliriz, eğer başarabilirsek Kur’an’ın hayatımıza rahmet, merhamet ve inşallah saadetlerle tecelli edeceğini görebileceğimize inanmalıyız…
Sizlere bir önerim daha var aslında.
Ramazanımız da ve sonrasında kendimizi hesaba çekelim. Neler yaptık? Neler yapmalıyım? Nasıl yapmalıyım? Ve daha bir sürü soru ile, hazırlanalım…
Allah için günümüzün 1 saatini ya da yarım saatini feda edebilelim. Bize 24 saati veren o değil mi? Allah’la buluşmamızı daha büyük bir öncelik haline getirmek için kendimize vakit ayıralım ve bu ay bir başlangıç olsun.
Dualarımıza cevap, halimize rahmet, hedef ve çabalarımıza karşılık bulma duası ile Hayırlı Ramazanlar…
Yazan, Ayşe Öztürk