Günaydın diyor herkes, aydın mı gerçekten? Hımmm, anladım. Şu günümüz aydınlarının aydınlığı bu. Fazla aydınlanmış olmalı ki, gerçekler kendini belli etmiyor…
Gerçeğin üzerine fazla gelmiş aydınlık; Bu yüzden gerçeği kendi doğrularıyla karıştırmış “Aydın” kesimden muhterem okumuş insanlar…
Far görmüş tavşan gibi bakıyoruz. Hatta öyle ki sorgusuz sualsiz kabul ediyoruz Aydın kesimin dediklerini…
Vardır bildikleri tabii: Okumuş insan (!) Aydın insan onlar (!) Biz göremeyiz bu kadar aydınlıkta değil mi?
Nerede çok aydınlık burası diyecek şerefli insan? Hani şu hak yolunda ölümü göze alan, BİRden korkan…
Beklentimiz var ama… Yapmamız gereken susmak, aksi halde Aydın kesim bilmediğimiz silahlarla öldürür bizi. Şşştt, sus konuşursan ölürsün. Her şeyi içinde yaşa, her koyun kendi bacağından asılır. Gerçeği biliyorsan da sus, dışlanırsın…
Sakın unutma biz sadece ecdadın yaptıklarıyla övünmek için varız. Ecdadın da gerçeği savunduğu için dışlandığını ve kemikleri toprakla buluştuktan sonra sözlerinin değer kazandığını bilmiyoruz…
Kitap okumaya da lüzum yok, Aydınlar eğitim için ders kitabı yazmış ya (!) Onlar yerimize farklı düşünceleri okumuş değerlendirmiş ve bize vermiş. Ne diye yorarsınız kendinizi? Farklı olma… Önden gitme… Çok düşünme… Sana verileni yap.., Sistem dışına çıkmayı düşünme… Dinin yok, demokrasi var (İşimize Gelince), karşı gelme sakın…
Dışlanırsın, okuma, görme, duyma, bilme, her şeye uy…
Nabza göre şerbet ver… Kulaklık tak,.. Taklit et… Kopyala, yapıştır… Sessiz ol… Konuşma… Aynaya bakma…
Rahat, hazır ol, sus…
DİZ ÇÖK!
ÖNÜNDE SEN VAR…
Yazan, Rabia Gülbey