Eskiler merhametli insanları ‘yufka yürekli’ diye tanımlardı. Merhamet, tüm ahlakların önünde bir rehber gibidir. Çünkü yeryüzünde en çok ihtiyacımız olan duygu, merhamettir. Schopenhauer bu konuda, “Bir kişi ahlakı ne kadar hor görürse görsün, bu duygu yine o kişiyi ahlaklılığa doğru götürecektir. İşte bu duygu merhamettir.” diyerek insandaki yegâne kaynağın ahlak olduğunu ve daha sonrasında o kişiyi merhamete götürdüğünü açıklamıştır.
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” (Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 65. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 145;Tirmizî, Birr 12)
Peki nedir merhamet? Hepimizin merhamet ile ilgili tanımı vardır. Mesela merhamet duyarlılıktır, sempatidir, sorunları büyütmemektir, yargılamamaktır, anlayıştır, empati yapmaktır, şefkattir. Bunların hiçbirini elle tutamıyoruz ama kalbimizde hissediyoruz. En önemlisi de hissetmektir. Bu konuda yine Schopenhaur’un şu cümleleriyle desteklemek istiyorum; “Kim ki merhamet ile doludur, o insan güvenilirdir. O insan yaralayamaz kimseyi, kimseye zarar veremez o insan ve bu kişi herkese karşı hoşgörülü olabilir, herkesi bağışlayabilir, herkese elinden geldiğince yardım eder. Onun davranışları, adalet ve insan sevgisi ile doludur.”
Merhamet aslında şifa bulduğumuz bir duygudur. Bir an düşünelim. İnsanlar daha merhametli olsa dünyamız nasıl olurdu acaba? Savaşlar, göçler, açlık olur muydu? Dünya’nın dört bir yanından ahhh’lar yükselir miydi? Sadece merhamet sahiplerinin duyabildiği bu çığlıkları, ancak rahmet denizinde yüzmek isteyenler duyuyor ve konuşuyor. Eğer ki bir kalp merhamete açıksa, insanın yapacağı tüm kötülüklerden alıkoyar. Ve bir insan, diğer insan ve canlılara ne kadar az acı veriyorsa, uzak tutuyorsa, kendisi de o derece iyi bir insandır.
Peki, merhametli olmak neden bu kadar zor? Çünkü faziletin, merhametin, rahmani olan her duygunun olduğu yere illa şeytan bulaşır. O, insana affetmeyi, merhamet ettirmeyi unutturmak için çabalar. Hâlbuki bunları bizler fark edebiliriz. Sadece cân gözüyle bakmak yetiyor aslında. Merhamet, âlemde öyle bir halka oluşturur ki her zinciri bir haslettir.
Unutmayalım! En takvalı, en erdemli insan merhametli insandır. Ve bizler merhamet peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’in ümmetiyiz.
Mü’minler birbirlerine karşı sevgi ve şefkat ile hareket ederek birbirlerinin kusurlarını örterler. Onlar örter ki, Allah da onların kusurlarını örtsün diye. Eğer herhangi bir konuda bizler af ve rahmet göstermezsek Allah’a karşı olan kusurlarımızda, hangi yüzle af ve merhamet dilenebiliriz ki? Ayetteki dua şöyledir: “Bağışa ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin.” (Mü’minûn Suresi/ 118.ayet)
Merhamet, kalbin aklıdır ve gözler kör olmaz. Kalpler, merhametini kaybettiği zaman kör olur.
Yazan, Tuğba Hatipoğlu ( ÇOMÜ İlahiyat )