Çoğunlukla Medinetülkut şeklinde adlandırılan Kutül’amare, Bağdat ile Amare arasında Dicle nehrinin sol kıyısında ve Fı­rat ile Dicle’yi birleştiren eski Şattülhay (el-Garraf) Kanalı’nın Dicle tarafındaki ağ­zının karşısındadır. Küt Hintçe’deki kot (kale) kelimesinden gelmekte ve Irak’ta bu isimle anılan Kutülmuammer ve Kutülhay gibi yerler de bulunmaktadır. Kutül’amare’nin kuzeyine doğru genişleyen ovalar Arap kabilelerinden Beni Lam’ın kollarından Beni Rebia’nın yaşadığı yerdir. Çok eski bir yerleşim merkezi olmayan Kutül’amare. Mazeraya adlı bir İlk çağ kasabasının bulunduğu yerde kurulmuştur; Yaküt el-Hamevi’nin “el-Mezar” dediği yerin de burası olduğu tahmin edilmektedir.

Bölgenin Osmanlı idaresine girmesi Kanuni Sultan Süleyman zamanında (ı 520- 1566) Bağdat’ın fethi sırasında gerçekleşir. Kutül’amare. İran Şahı I.Abbas ın Bağdat’ı ele geçirmesiyle (1032 / 1623) bir ara elden çıktıysa da IV. Murad’ın Bağdat’ı yeniden fethi (1048 / 1638) üzerine tekrar Osmanlı Devleti sınırları içine girdi. İdari taksimatta Bağdat vilayeti merkez sancağına bağ­lı bir kaza merkezi olan Kutül’amare’de, Dicle’de buharlı gemilerin çalışması ve Lynch Şirketi’nin burada kömür depoları ve yakıt istasyonları kurması üzerine büyük bir hareketlilik başladı. Çünkü 1869’da İngiliz Lynch Şirketi , Osmanlı Devleti’nden Bağdat ile Basra arasında vapur iş­letme imtiyazı almış ve arada kalan Kutül’amare’yi bir istasyon olarak belirlemişti. XIX. yüzyılın sonlarında Gureybe. Bedre, Cizan ve Zurbatiye nahiyelerinin bağlı bulunduğu Kutül’amare kazasının nüfusu (çoğunluğu Sünni) 30.000 kişi kadardı. Merkezde ise nüfus 4000’in biraz üzerinde idi.

Halk genelde ziraat ve taşı­macılıkla uğraşıyordu. Yahudiler altın işlemeciliği ve ticareti, hristiyanlar daha çok demirhindi ticareti yapıyorlardı. Kaza merkezinde 200 iş yeri, on otel, sekiz kahvehane ve yün eğirmek için iki de atölye vardı . Şehrin çevresindeki araziler İran tarafından gelen ve Dicle’ye dökülen Kelal nehriyle sulanırdı ve pek verimliydi. XX. yüzyılın başlarında , yani Osmanlı döneminin sonlarına doğru kasabanın nüfusu 7000 kadardı ve burada bir rüşdiye mektebi, Sünni ve Şiiler için birer cami, bir havra, iki han, çok sayıda iş yeri, mağaza ve dükkanla iki hamam bulunuyordu. 1329 (1911) yılı Bağdat salnamesinde 1500 ev, 150 dükkan ve on han’ın kayıtlı olduğu görülmektedir.

1. Dünya Savaşı sırasında Kutül’amare çok hareketli günler yaşadı. 1915 yılı Eylül sonlarına doğru ingiliz Generali Townshend Dicle nehri boyunda harekete geçti; Osmanlı Devleti’nin Türk ve Araplar’dan oluşan kuvvetleri Albay Yusuf Nureddin Bey’in kumandasında bulunuyordu. Hedefleri Bağdat’ı almak olan ingilizler yol üzerindeki Kutül’amare’yi işgal ettiler (26 Eylül 1915). Bunun üzerine bölgedeki Altıncı Ordu’nun başına Birinci Ordu kumandanı Alman Mareşali Goltz Paşa getirildi (22 Ekim 1915).

22-26 Kasım 1915’te General Townshend, Bağdat’a 30 km. uzaklıktaki Selmanıpak denilen bölgede taarruza başladı. Meydana gelen çarpış­malarda, Bağdat’ı ele geçirmeye çalışan ingilizler’le onları durdurmaya çalışan Türkler arasında büyük bir mücadeleye dönüştü. Çok sayıda kayıp veren ingilizler Kutül’amare’ye çekilirken Osmanlı kuvvetleri kaleyi kuşatma altına aldılar ( 5 Aralık 1915). Halil Paşa kumandasındaki bu kuşatma ve ingilizler’in verdikleri karşı mücadele I. Dünya Savaşı’nın en önemli çarpışmaları arasında yer alır. 1916 yılının başlarında ingilizler’in Irak cephesi kumandanlığında bulunan General Nixon’un yerine General Percy Lake tayin edildi. General Percy Lake’in emriyle Basra tarafındaki ingiliz kuvvetlerinin kuşatma altındaki General Townshend’e yardım teşebbüsleri sonuç vermedi ve ingilizler, Hindistan’dan Basra’ya gönderilen yeni tugayların desteğinde 5 Nisan 1916’da Felahiye’de başlattıkları dört gün süren taarruza rağmen kuşatmayı yaramadılar. Kaledeki yiyecek stoklarının tükenmesi üzerine uçaklarla atılan yiyecek paketlerinin çoğu nehre düştüğünden yapılan yardımlar yerine ulaşmadı.

İngilizler, 21- 22 Nisan 1916’da IV. Felahiye Muharebesi denilen bir saldırı daha gerçekleştirdilerse de geri püskürtüldüler. Başka çaresi kalmayan General Percy Lake, 26 Nisan 1916’da kuşatma altındaki General Townshend’e Türkler’le teslim müzakerelerini başlatmasını bildirdi. Yaklaşık beş ay süren kuşatmanın kaldırılması karşılığında ingilizler bütün silahlarını ve 1 milyon sterlin tazminat vermeyi teklif ettiler ve karşılığında Amare yolu ile Hindistan’a gitmek için müsaade istediler; Türk tarafı ise ingilizler’in kayıtsız şartsız teslim olmasında direndi.

Nihayet 27 Nisan 1916′- da Kutül’amare’nin 4 km. kuzeybatısında nehir üzerinde Halil Paşa ile General Townshend arasında yapılan görüşmede ingilizler tazminatı 2 milyon sterline çı­kardılar. 29 Nisan 1916 günü protokol imzalanmasının ardından halkın coşkulu gösterileri arasında Türk kuvvetleri Kutül’amare’ye girdi ve 13.309 kişilik ingiliz ordusunu teslim aldı.

Kutül’amare zaferi genelde 1. Dünya Savaşı’nı etkilemiş ve Bağdat’ı ele geçirmeye yönelik planlar yapan ingilizler’e büyük bir darbe vurmuştur. Ancak bu askeri başarı. Haziran 1916’da Hicaz’da ortaya çıkacak olan ingilizler’in planladığı Şerif Hüseyin ayaklanmasını engelleyemedi. 1916 ve 1917 yıllarındaki savaşlar Osmanlı Devleti’nin bağlı bulunduğu tarafın başarısızlığı ile sonuçlandığından Ortadoğu tamamen kaybedildi; Şubat 1917’de Kutül’amare ve Mart ayında Bağdat ingilizler’in eline geçti. Bölgeye gelen ingiliz manda idaresinin yaptığı idari taksimata göre Kutül’amare yeni kurulan on dört livanın (muhafaza) ana şehirlerinden biri. daha sonra da Irak Devleti’nin kurulmasıyla (Ağustos 1921) bu on dört livadan birinin merkezi oldu. Günümüzde on sekiz muhafazadan Vasıt’ın merkezi olup muhafazanın nüfusu 860.000 (2002) Kutül’amare’nin nüfusu 380.000’dir (2002).

Kaynak : http://www.islamansiklopedisi.info/