Son yıllarda kendinizi bir TedX konuşması içindeymiş gibi hissediyor musunuz? Doğrusu ben böyle hissediyorum. Etrafımız kişisel gelişimciler ve yaşam koçlarıyla dolu. Sosyal medyaya girdiğimiz an “Sen her şeyi başarırsın” diyen insanlarla karşılaşıyoruz. Peki biz her gün bir şeyler başarmak zorunda mıyız? Kişisel gelişim tabii ki bir uzmanlık alanı ancak bu konu hakkında diploma sahibi bile olmayan kişilerin sosyal medyadan insanları gazlaması ne kadar doğru, orasını bilemiyorum.

Kişisel gelişim son zamanlarda insanı dev aynasında gösteren bir noktada görünmeye başladı. Herkes işinin en iyisi, herkes toplumun en başarılısı. Peki sonuç? Hayırlı olsun! Bir bakmışız içimizdeki devi uyandırmak için çabaya girenler Bülent Akyürek’in de dediği gibi içindeki devi uyandırmış cüceler topluluğuna bizi de dahil etmiş. Kendimizi yeterli gördüğümüz aşamada hala o yaptığımız işin en iyisi olmak zorunda değiliz. Ki zaten herkesin aynı anda bir işin en iyisi olabilmesi de mümkün değil. Çoğu zaman kendimizi geliştireceğini düşünüp aldığımız kişisel gelişim kitapları da ne yazık ki piyasanın pazarlama için kullandığı yöntemlerden farksız. Ne diyordu kitaplar, “Seni hiçbir şey yenemez.” Hayır yenebilir, bazen de kaybederek öğreniriz. Kendi potansiyelimizi bilip bu sınırlarda elimizden gelenin en iyisini yapmak yerine yıpratıcı hırsların içinde kapılmaya gerek var mı? Ya da işimizi hakkıyla yapmak için illa birilerinden bu sözleri duymak zorunda mıyız? Geçenlerde karşıma bir kişisel gelişim uygulamasını reklamı çıktı. Uygulama size günlük olarak “Sen harikasın, sen çok değerlisin” bildirimleri gönderiyor. Gerçekten buna ihtiyaç duyuyor muyuz? Tam burada aslında dikkat etmemiz gereken bir nokta var. Nisa 36. ayet “Allah kendini beğenen ve böbürlenen kimseyi sevmez.”

Kendimizi birilerin iteklemesine, cesaretlendirmesi muhtaç etmemizin belki de en büyük sebebi en sert eleştirileri de yine aynı toplumdan aldığımız için ortaya çıkmış olabilir. Başkalarının ne dediğine takılmadan yolumuza baksak, her yaptığımızın ardından dönüp “Ne düşünüyorlar acaba?” diye bakmak zorunda kalmayız. Çünkü hiçbirimiz kusursuz değiliz. Sadece insan olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Âl-i imran Suresi 139. âyette de “İnanıyorsanız üstünsünüz” ifadesiyle aslında iman sahiplerinin her zaman özgüven sahibi olması gerektiği de görmek isteyene gösterilmiştir. İnsanların eleştiri ve beklentilerinin sesini kısıp iç sesimizi dinleme vaktimiz geldi de geçiyor. Kendimizi değerli hissetmek için birilerinden üç beş kelime duymak zorunda hissetmeyi de artık rafa kaldırmalıyız. Şu an anlattıklarım sizin kişisel gelişiminize katkı sağlayacak sözler değil ama kişisel gelişime ihtiyaç duyuyorsanız da bu tabii ki “Tercih Meselesi”...

Yazan, Nesibe Hale Tezcan