Kudüs, ya da Beytülmakdis…

Ümmetin kalbinin kanayan yarası.

Sahi neydi burayı mukaddes kılan?

Neden 100 yıldır Müslüman kardeşimin kanı akıyor burası için?

Mescid-i Aksa… Siyonistlerin kapılarını kapatmasına, mescidinin bir kısmını sinagoga çevirmesine, altında kazılar yapmasına, üzerinde böyle bir hak iddia etmesine ne ara alıştık?

Mabedimin göğsüne namahrem elleri değiyor… Birkaç saniyelik son dakika haberinde gördüğümüzde öfkelenmiyoruz bile…

Filistin… Mazlum halkın coğrafyası. Sebepsizce hapishanelere atılan yerli halkının binlercesi işkence görürken, dışarıdakiler ambargo altında, ve yerlerinden edilirken yaşamaya çalışırken…

Artık anlamıyor,  bilemiyorum kendimizle kıyasladığımızda biz bu davanın neresinde kalıyoruz…

Elimizdeki telefon, üzerimizdeki kıyafetler marka olsun, bir üst modeli olsun, daha iyisi olsun diye uğraşırken şımarık çocuklar gibi…

Vaktimizi gereksiz magazin haberleri, dizilerle geçirirken…

Dünyanın böyle peşinden koşarken dünyadaki acı gerçekleri görmeyecek miyiz?

Silkelenmenin vakti gelmedi mi?

Evet, durum iç karartıcı görünüyor. Ama asla ümitsizliğe düşmek yok!

Bakın, siyonistler dünyalık amaçları için gece gündüz çalışırken biz oturacak mıyız?

Bizim davamız hak ve bu dava için gösterdiğimiz her çabanın karşılığını göreceğimize inanıyoruz biz.

Filistinli Zehra’nın sözünü söyleyelim inançla;

“Bir gün seni görücem Mescid-i Aksa, bir gün seni görücem…”

Yazan, Merve Ordu