-Yorgunum.
-İşim var, telefonla konuşuyorum, bir dakika sessiz olun!
-Bu akşam gelemeyeceğim. Hafta sonu il dışına çıkacağım.
-Müsait olunca arayacağım seni.
Bu diyaloglar hiçte yabancı olmadığımız konuşmalardır. Normal hayatta hepimizin farklı yoğunlukları vardır. Bu meşguliyetlerimiz bizi farkında olmadan evimizden ve sevdiklerimizden hep uzak tutmuştur. Zamanı iyi planlayarak, bir program halinde işlerini yapanların, ailelerine ve sevdiklerine zaman ayırma konusunda sıkıntı çektiklerini pek görmedim.
Bugünlerde Koronavirüs salgını sebebiyle uyarıları dikkate alarak hepimiz evlerimize çekildik. Ailelerimizle daha çok zaman geçirmeye, evlatlarımızla geniş vakitleri fırsata çevirip bol bol aktivite yapıp, oyunlar oynamaya başladık. Baba-Çocuk etkinlikleriyle, evlerimizde yüzler gülüyor, gönüller birbirine daha da çok ısınıyor. Birlikte yapılan etkinlikler çocuklarımızı sevindiriyor, aile bağlarımızı güçlendiriyor.
Normal zamanda evde oyun oynayan çocuklarımıza; Yapma! Dur! Otur yerine! Şimdi bir yeri kıracaksın! Ben kalk diyene kadar buradan kalmayacaksın! Çok yaramaz çocuk! Diyerek hareket etmelerini engellemeye çalışırdık. Hareketleri ev içerisinde kısıtlanan çocuklarımız kendisine uğraş arar, televizyon, bilgisayar ve telefonla buluşurdu. Bu durum evlatlarımızda ekrana bağlı kalma, bilişsel fonksiyonların körelmesi, uyaran eksikliğinin artması, algıların zayıflaması, tepkisiz konuşma ve yüzeysel düşünme gibi sorunların görülmesine neden olur. Hâlbuki aileler olarak şunu iyi bilmemiz gerekir ki, evlatlarımızın doğasında hareket, fıtratında heyecan vardır.
Çocuklarımız fiziksel olarak koşmak, atlamak, sıçramak, tutmak, bağırmak, oyunlar oynamak ve yarışmak isterler. Okulda, parkta ve sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve enerjisini atan evlatlarımız bugünlerde arkadaşlarıyla bir araya gelemedikleri için, tüm zamanlarını bizlerle geçirmek ve tüm oyunları bizlerle oynamak istiyorlar. Aileler olarak şuan evlatlarımızla verimli zaman geçiriyoruz. Çocuklarımız için uygulanan tedbirlerin arttırılması, “Hayat Eve Sığar” anlayışının hepimizde oturması, evlerde mutluluğun resmi oluyor.
Peki, bu zamanları nasıl fırsata çeviririz, neler yapabiliriz;
Evlerimizde çok materyal gerekmeden çocuklarımızla oynayacağımız birçok oyun vardır aslında. Sokak oyunları diye adlandırdığımız oyunları bu süreçte ev oyunlarına çevirerek oynayabiliriz. Saklambaç, Körebe, Mendil Kapmaca, Köşe Kapmaca, Yerden Yüksek, Misket oyunlarını evlerimizde çok rahat bir şekilde evlatlarımız ile oynayabiliriz. Bu oyunlar bizlerin de çocukluğunda oynadığı oyunlar olması sebebiyle, anılarımız canlanacak, neşeli günler evimize farklı bir heyecan oluşturacaktır.
Oyunları bir adım daha ileriye götürerek, evlerimizde bulunan eşyalarla çocuklarımızın kolayca yapabileceği basit parkurlar kurabiliriz. Bu parkurları kurarken evdeki sandalyeleri, oyuncakları, kutuları, su şişelerini, küçük ve büyük topları, masayı vb. materyalleri kullanabiliriz. Burada en önemli olan unsur parkur kurmadan önce evlatlarımızın güvenliğini sağlamaktır. Kazaya sebep olacak unsurları ortadan kaldırmaktır. Küçük gördüğümüz ve önemsemediğimiz detaylar büyük sorunların kapısını açabilir.
Evde kaldığımız bu süre zarfında hareket eğitimlerine de öncelik verebilir, çocuklarımızın psikomotor gelişimlerine katkı sağlayarak, kas iskelet sisteminin gelişimini destekleyebiliriz. Özellikle çocuklarımıza basit jimnastik hareketleri (öne takla, geriye takla, esneme, tek ayak üstünde zıplama, geri geri yürüme), band hareketleri -yani hayvan yürüyüşleri- (deve yürüyüşü, kurbağa zıplaması, ayı yürüyüşü, yengeç yürüyüşü) yaptırarak esneklik, kuvvet, denge, kondisyon vb. özellikler kazanmalarına da katkı sağlayabiliriz. Bu hareketler yapılmadan önce oyunlar oynayarak evlatlarımız ısındırılmalıdır. Konu ile alakalı uzman desteği de alınabilir. İlerleyen süreçte çocuklarımızı yeteneklerine uygun spora yönlendirme de yapılabilir.
Evlerimizde çocuklarımızla yarışma formatında Satranç, Mangala, 9 taş, Hedef 5, Koridor, Reverse, Piramit, Abalone, Tagram, Kelime üretme ve hikâye küpleri gibi zekâ oyunları oynayarak zihinsel gelişimlerine de katkı sağlayabiliriz. Bu oyunları birlikte oynayarak evlatlarımızın hızlı düşünme, strateji kurma, fikir yürütme, öngörü, kazanma ve kaybetme, sevinme gibi duyguları yaşamasına imkân oluşturabiliriz.
Zihinsel bir antrenman olan zekâ oyunları ile çocuklarımızı televizyon, bilgisayar ve telefondan uzak tutarak, kaliteli ve keyifli bir zaman geçirmiş oluruz. Sadece çocuklarımız değil bizler de oyununun akışına kendimizi bırakırsak birkaç saat teknolojiden uzak kalmış oluruz. Bu kadar faydanın olması, bizlerin evde kalması ve oyunların devam etmesi, evdeki mutluluğu daha da arttıracaktır.
Sonuç olarak; çocuklarımızı doğası ve fıtratı gereği olan “hareketle” buluşturmalıyız. Fiziksel ve Zihinsel gelişlerine katkı sağlamalıyız. Sağlık yönünden, hareketin faydasının farkında olmalıyız. Bağımlılık, özgüven, iletişim, ahlaki değerler ve obezite konularının üzerinde durmalı, hareket eğitimi ve oyunlarla olan zamanı arttırarak bu konularda çözüm üretmeliyiz. Adil oyun (Fair Play) kavramını, evlatlarımıza oyunlarla anlatmalıyız. Oyunları bir araç olarak görüp, birlik ve beraberliğimize, aile içi iletişimimize katkı sağlamalıyız.
Dua;
İnşallah geçirdiğimiz bu sıkıntılı günler bir an önce hayırlısı ile son bulur. Virüs nedeniyle hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet diliyorum. Şuan hastalıkla mücadele eden tüm hastalarımıza Allah şifa versin. Gece-gündüz ağır şartlarda çalışan tüm sağlık personelimizin Allah yardımcısı olsun.
Yazan, Zafer Şahinoğlu