Geri sayım başladı…
10 gün sonra unutulacak ve 345 gün sonra hamd’ler ve senalar ile karşılanacak güne mi?
355 gün sonra kavuşma hasreti ile yanıp tutuşurken, bu süre içerisinde dikkati ve rikkati elden, bedenden, gönülden bırakmayarak karşılanacak güne mi?
Cevabı kendimiz bulup, yaşayıp, göstereceğiz… Yine kendimize… Ve sahibimize…
Geri sayım başladı…
Bizi Receb’e kavuşturduğunda gözler, gönül, eller “İlk Dua”ya kalktı ve dilden dökülmeye başladı bir haykırış: Bizi Şaban’a ulaştır…
Şaban’a vardığımızda “ha gayret” nidası gönlümüzde ve dilimizde: Ramazan isteriz Ya Rab…
Ve nihayet beklenene kavuşuldu. Umud bize ümit oldu. Beklenene kavuşuldu… Zamanın, Fırsatların, Hediyelerin en torpillisi. İçinde yok yok…
Her şey rahmet ile başlıyordu bu ayda. Mevla veriyor da veriyordu. Yok mu isteyen dercesine. Hadi kaçırmayın dercesine, adeta. Öyle de oluyordu. Ân’ın farkını fark edenler ne mutlu, fark edemeyenler ne ahmak…
Zorluklarla sınanır “İman”. Kolay değildir “Ben İman ettim…” demek. Kolay değildir “Ey İman Edenler” nidasına, “Buyur Rabbim, bir emrin mi var?” diyebilmek. Bir destek kuvvet, duygu, hal, şart. Ve geliyor, uzanıyor rahmetin, mağfiret eli. Ver elini Ya Rab…
Ama insanım ben, yetmez bana. Ayarları sıfırlama var mı? Hani işlenen hatalardan, günahlardan, kurtuluş…
O da var. Bu ayda yok yok. İsyansız, aksatmadan, en hayırlısı denilen ibadette sürekliliği sağlarsan, kurtuluşta var. Kurtar bizi Ya Rab…
Ama insanım ben, yeter mi bana tüm bunlar, verilenler. Bu sefer sınırları zorlamaya başlıyorum. Çünkü muhatab “En Büyük” ve ondan istenirken, çekinilmez, edeble ve haşyetle ve hasretle istenir. İstenirse de “En” istenir. Konuşmaya başlıyoruz: “ Ey Allah’ım, ben insanım ya, hani unutkanım ya, geri sayım bitince, tekrar eski bana dönme riski ile karşı karşıyayım ya. Peki, benim bir ömrüm nasıl olacak, hep böyle mi geçireceğim. Ömrümü temin altına alma fırsatım var mı? Ben seni vekil eylemişim kendime, benim yârimde, yardımcımda, vekilimde sensin Ya Rab. Peki, bu kurtuluş nasıl olur? Sana iltica ediyorum, Muhafaza et bizi Ya Rab…”
İşte tam da bu noktada; Mevla’mız, yaşanılan o ân’ın içinde bir zaman veriyor “Bin aydan daha hayırlı bir gece, bir ömür veriyor”. Sen ne büyüksün Ya Rab… Evet, sen Rab’sın, yaratan, koruyan, kollayan, yarattığından ümidi kesmeyen, ilgi ve alakayı kesmeyen, onun kurtuluşu için ona fırsatlar sunan, Rab’sın sen…
Gece uzun, Ömür kısa ve kaçırılmaması gereken saliseler içindeyiz…
Geri sayım başladı…
Yeni, yepyeni, bembeyaz bir sayfa için, tertemiz bir ömür için, tekrar kavuşma hasreti ile, KADR ve kıymet bilmek dikkati ile, fırsatları değerlendirmek aklı selim ile, boş hayalperestlikle değil, yola çıkma arzusu, hayali zevk-i selim ile, Hoş geldin, ne güzel ettin, tekrar Görüşmek üzere…
Ömrü, kadir kıymet bilen, sanki her ân’ı ramazanmış gibi geçenin, ahireti de bayram olur. İşte, bize o gün bayram olur… İşte, bize şimdi bayram…
Son söz;
Ey Allah, Sevilmez misin sen,
Tapılmaz mı sana…
Yazan, Ahmet Gazi Ayhan Aydın