Bahis mevzuu, mevzunun şekli, sahihiyeti değil, gelişi olsa gerektir… Hazırlanışı…

Haber zaten yaşanılanlarda, yaşatılanlarda, değil mi?

Öyle bir gün ki bu gün, müjdesi asırlar evvel, asrın taş duvarlarına çarpa çarpa geldi. Taşlardan kıvılcımlar çıkararak geldi haberi, hak ve hakikatin. “Ey Selman gördün mü?” cevap vermekte dil lal, havsala yetersiz. Ama gönül huzur ve sürur içinde.

Taştan çıkan ses değil haber, taştan ses çıkartan rehber…

Habere layık olmak için yollara düşer yiğitler. Ama bir bilinen var En Büyük tarafından. Bir ibret var… Göçer, bedeni ölür, ömrü vefa etmez, er oğlu er’in. Ve bilinmez bulunacağı güne kadar istirahatgâhı…

İstirahatta mıdır acep, yoksa bir nöbette mi? Bir gün cevap alırız elbet, komşuluk hakkı için. (Amin…)

Ve daha nice nice nice cenkler, seferler. Çünkü şerefli dudaklardan dökülen habere layık olan belde, liyakat sahibinin elinde değil. Verilen hak habere muhatab olan, geçici sahipleri hiç değil…

Hazırlanmak gerek, hazırlamak gerek o güne, o “Yiğidi“…

Başka, Neler gerek bize…

Öncelikle, Bir ANA gerek.

Anasız olunmaz, anasız vatan olmaz…

Görev kutlu ve kutsal. Küçücük yaşından itibaren anlatılıyor ninnilerde, bu gün. Çünkü, Gün bu gün…

Eee yavrum, eee…Büyü yavrum, adınla büyü, derdinle büyü, davan ile büyü. Haydi yiğidim haydi…

Yiğide, yiğit bir Ana veren kudret, yıldızlar gibi Yoldaşlarda veriyor. BiN bildiği var “En Büyük” olanın. Daha küçücük iken kulağa fısıldanan sadece isim değil…

Başka ne gerek bize?

“Hedef”

Çünkü yiğit olmanın, genç olmanın, ADAM olmanın formülü “Hedef” sahibi olmakta idi. Çünkü, Kulağa fısıldanan sadece isim değildi…

Gün geldi. Gün yıllar önce bu gün. Herşey ortada gün be gün. Ders, İbret, Emanet…

Bunun adı küçücük yaşlardan itibaren ilmek ilmek işlenen hırs değil. Bunun adı; Davadır… And’dır… Yemindir… (Kefaret kabul etmez…) Bu İMANdır, geri dönülmez… Kulağa fısıldanan sadece isim değildir.

Gün o gündür, bu gün. Gönüllere seslenen, sadece Mehmed değildir. O, mümin yüreklere de seslendi; burası bizimdir, bizden size ezel ebed, emanettir. Ve yürürken dava yolunda Mehmed, Fatih olmaya “Ya biz alırız, ya o bizi” diyerek seslenmişti, yüreklere, davası olan sonraki nesillere.

Bu ses, bu söz Fatih’lere aid idi. Onlardan başkası böyle konuşamaz, Haykıramazdı.

Gün bu gün. Vakit bu vakit. Fatih Mehmed han dedemiz, burada. Verdiği ders ile, söylediği söz ile, bıraktığı emanet ile…

Kıymet bilmeyenin kıymetini elinden alırlar…

İslambol’u savunmak imandandır…

İslambol’un hakkını vermek imandandır…

Selam, Fatih Mehmed han dedemize ve ona yoldaşlık yapmış er oğlu er’lere, göğsü iman dolu yiğitlere olsun…

Gün bu gün…

Yürekler de islambol gibi iman ile feth olsun…

Yazan, Ahmet Gazi Ayhan Aydın