Dikkat kesilelim! Bu kez konu derin, uykular kaçıran ;kara bir hançer olup nefes kesen,gözleri yaş dolduran bir keder. Müslümanların dinmeyen oluk oluk kan akıtan ve düşmanların tuz basdığı yarası. Az buçuk anlaşılmıştır demek istesem de her gün başka bir müslüman katlinin ,eziyet ve zulüm gören mümin kardeşlerin haberlerinin duyulduğu bir asırda bu sözlerim olayın betimlemesinde yetersiz kalıyor. Bu sözlerimden kastım onların haksız oldukları değildir bilakis doğru yolda olduklarıdır çünkü Allah(cc) en sevdiklerini en ağır imtihanıyla sınar ve eğer rahmet büyükse zahmet de değerincedir ki bu bazen ölüm,bazen evlat acısı bazense eziyet,işkence… bütün bunlar karşısında yılması düşünülen müslüman kardeşlerimiz ,bunları yapanlara meydan okurcasına yılmıyor aksine daha bir hevesli devam ediyor çok daha sıkı bağlanıyorlar davalarına. Ve onlara ne silah çekiyor ne de onlara işkence edebiliyorlar amma bunlardan daha ağır hatta en ağır karşılığı veriyorlar. Müslüman kardeşlerimiz için onlar bir hiç,ne yaptıkları eziyeti umursuyor ne de yollarından ayrılıyorlar. Bu dünyadaki en ağır ceza yok sayılmaktır ve bunu biliyorlar. Verilen karar ne olursa olsun,altına imza atanın rütbesi arş-ı âlâ ya ulaşsın yada ulaşmasın ruhları bedenlerinden ayrılacak olsun yada olmasın,bileğe zincir vurulsun yada vurulmasın,bıçak kemiğe dayansın ya da dayanmasın her zaman omuzları dik bakışları kararlı ve dillerinde rableri , sevgililer sevgilisi.


Bilir misiniz kimdir ” yedi güzel adam?” ” yedi dava adamı? “Ya da şöyle sorayım” yedi genç öncü?”…
O yedi güzel adam Mısır ‘ın islam koruyucularıdır gerçi onları bir ülkeyle sınırlandırmak büyük bir haksızlıktır zannımca. Onlar islam savunucuları,hak arayıcılarıdır. Hangi hainin maşalığını yaptığı belli olan bir mahkemenin iftira kaynayan kararıyla idam cezası verilen yedi genç. Ve onlar herşeyin farkında salondan çıkarken yüzleri ak,omuzları dik . Bakışları aynı tehtidi savuruyor ve nefes almasına bile izin vermiyor hain maşasının”Bu dava benimle başlamadı benimle bitmez,meşale benden devralınacak”. Bakışlarıyla nefesini kestiği bu adamı tabî değil midir yok sayması. Ama maşa gururlu asla belli etmiyor korkaklığını ya da öyle sanıyor.Ne demiş şair:

Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi toprağını çiğnetmeyecek.

İşte o raddeden de sonra meşale devralınıyor. Alnını seccadeye koyup ağlamanın hazzından mahrum olanların zilleti, başlıyor cehaletiyle ortalığı karartmaya lakin hey hat! Şehitlerin nurları deliyor afakı…
Elbet bir gün müslümanların gözünden perde indirilir
İşte o zaman süphesiz ki onlar zaferle müjdelenir
Ne aman verdiler ne de kendilerine acınsın istediler
Kardeşlerim zaferi sadece ALLAH ‘tan(cc)
Dilediler

Ya beyt-ül makdis? Nasıl öksüz bırakılsın mescid-i aksa?
Sahabe ayakları altında ezilen topraklar,dünyanın en güzel gülüyle şereflenmiş bahçeler neden kan,barut kokmakta şimdi?
Bu güzel şehirdeki ezan seslerini nasıl olur da gölgeler ezanları insanın aklı almıyor. Bu sebeptir ki halk elinden gelenle koruyor namusunu, vatanını…
Füzelerin karşısında duruyor ufacık çakıl taşları. Adil diyorlar birde buna adaletmiş..
Haklılar bir yandan da aslında zamanında filleri taşlar altetmiş. Şuna inanırız biz: “Gereken tek şey iman. İman varsa imkan da vardır.”

Şimdi diril genç,mümin kardeşin darda
Beyinlere işler bomba sesleri art arda
Lafta değil safta kal kutsal topraklarda
Sen ol yanlarında destekçi bir serdarda

Umulur ki herkes islam savunuculuğunu kimliği,kişiliği yapar ve kendine özüne islamı katar çünkü biz islamın vücut bulmuş halleriyiz. Bilinçlenmek ve sesimizi duyurmak meramındayız…

Rabbim muvaffak eylesin.

Yazan, Sündüs YILDIZ (Hazırlık B)