Taşlarımı bulamıyorum şimdi de. Anlamıyorum nereye koymuş olabilirim? Annem kendini bulduğuna şükret bu odada diyor. Kafamın içi odamdan daha karışık. Göğüs kafesim İstanbul trafiğinden daha sıkışık.

Çekimde yaptığım yanlışları eksikleri gördükçe sinirlerim hopluyor. Sonra kendimi mutlu edecek şeyler buluyorum. Nedenini nasılını unutup sadece çektim diyorum. Bu ara her şeyden sıkılıp yarıda bıraktığım gibi bunu da bırakmamak için sonuna kadar devam ettim. Toparlanır.

6 kitap elimde, hepsi yarıda. Sürekli farklı birinden devam ediyorum. 3 filmi de yarıda bıraktım, birinin adını bile unuttum devam edemiyorum. Ve başka başka görevler… Her şeyden sıkılmaktan sıkıldım. O da güzel…

Yollarda gitsem gitsem de kaybolsam bir gün. Ben de bulamasam kendimi…

İnsanlar tereddüt etmeden yalan söylüyor. Hayretle seyrediyorum. Bazen diyorum, bu yaptığın normal değil, vicdan azabı çekmelisin. Herkese diyemiyorum onu da…

Sigara izmaritini yere atan insandan savaşlar çıkaranlara kadar dünyayı yaşanmaz bir yer haline getiren herkesten şikâyetçi olacağım. Ya birileri de benden olursa?

Şu taşlarımı bir bulabilseydim… Üzerini boyayacak hayallerim vardı. Kefken’den toplamıştım bu sene. Lisedeki gezilerde topladığım taşlarım vardı. Şehir şehir yazmıştım nereden olduklarını. Kaç sene sakladım sonra bir anda kayboldu bir kısmı. Şu kuş tüyü gibi… Hatıralarım da gidiyor ellerimden. Ne çıkarmalıyım bu hikâyeden bilmiyorum. Şimdi elimde kalanlara sarılıyorum. Bir de ablamla eniştem Antalya’dan benim için taş toplayıp getirmişler. Öyle güzeller ki bu sefer de boyamaya kıyamıyorum. Dengesizliğim tuttu yine.

Şimdi kurguma devam etmeliyim. Belki sonra güzel şeyler olur…

Yazan, Merve Ordu