Dünyanın koşturmacasından, işlerinin yoğunluğundan, insanların soğukluğundan yorulmadın mı? Hadi oturup dinlenelim biraz, çay da koyarız hem…
Dünya telaşesinden bir anlık sıyrılıp etrafı seyredelim.
Bakalım ne haldeyiz, ne için yoruluyoruz bu kadar, bu çabamıza değiyor mu yaptığımız şeyler?
Etrafımızda milyonlarca insan var değil mi? Hepsinin meşguliyeti…
Mutlulukları, hüzünleri, sevinçleri, kızgınlıkları, dargınlıkları.. Herkesin bir çabası var…
Milyonlarca insanın içinde yalnız kalmayı da başardın ama.
Çünkü insanların samimiyetsizlikleri var, bakışlarındaki sıcaklık gitmiş, hep yapmacıklık, resmiyet değil mi?
Bunların yanında senin bir çaban var, uykularını bölen dertlerin var.
Her şey yolunda giderken içini kemiren bir şeyler var.
Vicdanının sesi var.
Altını çizdiğin, ara sıra açıp okuduğun kitapların var.
Sessiz gecelerini gözyaşlarınla bölen hatıraların var.
Ve zifiri karanlıkta gözlerini tavana diktiğinde beynini kurcalayan düşüncelerin..
Herkesi teker teker içine alan dünyanın seni de yutmaması için verdiğin savaş..
Bekleyişlerin var…
Herkes derd-i maişete gömülmüşken gözlerini gökyüzüne dikip kurduğun cümle; “Cennet de var…”
Allah var!
En fazla 50-60 yıllık ömrü ne kadar da büyüttün gözünde…
Sonsuzun yanında ne değeri var?
Sen matematik gördün, söylesene sonsuzun yanında 60’ın değeri nedir?
Hiç değil mi kardeşim?
Koskoca bir hiç!
Peki, bir hiç için bu kadar yıpranmaya değer mi?
Sonsuzluğu kazanmak için yorulmak varken.
O sonsuzluk ki yorgunluğunda bile huzur vardır…
Dünyadaki en zelil durumundaki insan olduğunu düşün, toprağın altına girince en mutlu insan ile ne farkınız kalacak söyler misin?
En sevdiklerini kaybetsen, başına bin bir türlü hastalık gelse, hiçbir işin yolunda gitmese…
60 yıl sonra bunlardan eser kalmayacaksa…
Değer mi?
60 yıl dediğime bakma! En fazlasını söylüyorum… Belki de birazdan vereceğin nefesi geri alamayacaksın…
Aldığın nefesini bile geri vermek zorundasın, hiçbir şey için benim diyemezsin baksana!
Cennete attığın ilk adımında bütün dertlerini unutacaksan,
Bu dertler dertten bile sayılmaz kardeşim!
Asıl dert, hiç bitmeyecek dert değil midir!
60 yılda da bitmiyor, 160 yılda da, 1000 yıl sonra da..
Devamlı ve devamlı.. Molası da yok.
Bak, yine aynı yere geldik. Sonlu bir şeyin sonsuzun yanında hiçbir değeri yoktur!
Hayallerinin üzerinde bir sonsuz düşün bir de…
Ben şimdi uçmak istiyorum ama uçamıyorum.
Hastalıklarla uğraşmak istemiyorum.
Kaybettiklerim yanımda olsun istiyorum.
Sonsuzluğu istiyorum!
Bu dünyada olmayacak şeyler bunlar, ama istiyorum işte…
Bütün bu istediklerini yapabileceğin bir yer hayal ettin mi hiç?
Sonsuz güzellikte bir yer…
Orayı aklından çıkarma kardeşim!
Son olarak:
“Dünya ebedî midir ki dertleri de ebedî kalsın? Bu da geçecek, gönüller vuslata erecek… DAYAN!…”
Yazan, Merve Ordu